7 Ağustos 2013 Çarşamba

Faili Dokunulmaz Cinayetler.. || Necip Hablemitoğlu

“..Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter ve laik yapısına göz diken tüm unsurlara karşı bunca zahmete ve mihnete değer mi, diyorsanız, Atatürk’ün manevi mirasçısı olarak evet değer, diyorum. ÇÜNKÜ TÜRKÜM VE BAŞKA TÜRKİYE YOK!..Necip Hablemitoğlu…”
(Öldürüldüğü sırada yazmakta olduğu Köstebek adlı kitaptan)

18 Aralık 2002 günü evinin önünde hain bir saldırıyla yaşamını yitiren Necip Hablemitoğlu.. Tıpkı Uğur Mumcular, tıpkı Ahmet Taner Kışlalılar, tıpkı Eşref Bitlisler gibi bir vatan aşığını daha yitirdiğimiz gündü o çarşamba.


Necip hocayı biz hiç unutmadık ne kadar üzerine kara çarşaf geçirilip unutmamızı görmememizi isteselerde. Onun gibi Cumhuriyet devrimi şehitlerini gönlümüze, zihnimize kazımanın açtığı yoldan yürümenin gururu var bizlerde, ama onu anlatmadan ilk belirtmem gereken birde utanç var bizlerde ne onu ne onun gibileri koruyabildik ne de ailelerinin yanında yeterince durabildik. Sadece ölüm yıl dönümlerinde onları anıyor olmak yetmez, onları fikirleriyle yaşatmamız, bedelini canlarıyla ödedikleri bu yoldan kanlarını kaldırmamız gerekir.

Necip Hablemitoğlu kuşkusuz bir Atatürk aşığıydı. Ben onu Alman Vakıfları ve Bergama Dosyası adlı kitabıyla tanıdım. Bu kitaptan Işıklar Askeri Lisesine söyleşiye gelen yurtsever Metin Aydoğan bahsetmişti. O zaman kimdir bu yazar dediğimde onunda bir faili dokunulmaz olduğunu öğrenmiştim.

Ölümünden sonra basılan Köstebek adlı kitap bizim sınıfta o kadar popülerdi ki okul kütüphanesinde 3 tane vardı ve  hepsi bizim sınıftakiler tarafından alınmıştı. İşte okumak için bizi sıraya sokan o kitap onun ölümüne neden olmuştu belkide. Çünkü dokunulmazları yazmıştı.

Bu kitabın çok büyük bir bölümü belgelerden ve kişisel diyaloglardan elde edilmiş bilgilerle yazılmıştır. Zaten Necip hoca bir akademisyendir. Bu kitap Fettullahçıları anlatır, onların örgütlenmesini, devlet kurumları içinde nasıl kök saldıklarını, orduya sızmak için nasıl farklı yöntemler uyguladıklarını anlatır.

Ama yıl 2002 Akp yani Fettullahçıların siyasi kolu iktidara geliyor, önlerinde engel olmamalı, araştırmacı olmamalı, onların ipliklerini pazara çıkarmamalı ve bu değerli kişilerin belkide en asilini Necip Hablemitoğlu'nu aramızdan alıveriyorlar. O sıralarda devam eden Futtuhlah davası hakkında da büyük ihtimaldir elinde belgeler ve kanıtlar vardı hocamızın, benim tahminim bu yönde.

Peki sonra neler oldu hızlıca günümüze gelelim. Hanefi Avcının kitabı basıldı - Haliçte Yaşayan Simonlar - o fettullahçı bir emniyet müdürüydü fakat siyasal faaliyetlerin ülkeye zararlarına sessiz kalmadı, cemaati yazdı, topluma anlattı.

İki gün önce Hanefi Avcı Ergenekon İftirasında ceza aldı. Bu davada Osman Yıldırım diye biri var hani şu danıştay saldırılarına karışan, sonra davaları birleştirilen ve iki gün önce beraat eden. Orada katillerin kim olduğunu ifade etti. Fakat şöyle bir şey var, aklı olan fark eder. Bu adam Fettullahçıların tetikçisidir yani cemaatin pis işlerini halleden kısmındandır. Cumhuriyet gazetesine yapılan saldırılarla başladı bu dava, danıştayıda bu adama yaptırdılar, birde böyle başkalarına iftira attırdılar, sonra bu adam serbest kaldı bakın siz şu işe.

Bu davanın zaten düzmece olduğu biliniyor fakat kamuoyunu kontrol etmek için davaları birleştirdiler ve işte bakın bunlar terör örgütü neler yapmışlar dediler. Halkı uyutmaya kandırmaya çalıştırlar.

İşte Necip Hablemitoğlu gibi dürüst ve aydın insanları, din diyerek, iman diyerek, allah diyerek katlettiler, günahsa günahın katmerlisini, suçsa suçun bellisini işlediler.

Şimdi tetikçileri dışarda (Osman Yıldırım), siyasetçisi Başbakan olmuş (Tayyip Erdoğan), fikir babası (Fettullah Gülen) Amerikadan "Kuran müslümanlığı diye bir sapkınlık çıkardılar" diye fetva veriyor, bütün cemaat uykuda görmüyor yada görmek istemiyor, kandırılmış insanlar, söyleyecek çok şey var ama dil varmıyor.

"Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kendini savunma mekanizması artık felç olmuş durumdadır..." 
                                                                                   Necip Hablemitoğlu

Hocam sizleri zamanında duymayanlar adına şimdi bizler utanıyoruz, ama uyanıyoruz.

Erol KÖK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder