2 Ağustos 2013 Cuma

Afganistan..



Yine farklı bir konuya değinme gereği hissettim ve çoğunuzun adını 11 Eylül saldırılarıyla öğrendiği Afganistan hakkında yazıyorum.

Afganistan tarihi itibariyle Türkiye'yi yakından ilgilendirmektedir. Şöyle ki 1919 yılında bağımsızlığı emperyalist ingiltere tarafından tanınmış bu ülke aynı zamanda Türkiye'yi bir anlaşma imzalanması yoluyla değil direkt olarak içindeki maddeler ile tanıyan ilk ülkedir.

Afganistanla ve o coğrafyayla ilişkilerimiz çok daha eskilere dayanmakta tabii ki, kültür mozaiğimizin önemli yapı taşlarından olan Horasan bölgesinin bir kısmının Afganistan topraklarında olduğunu söylemem tarihsel bağlarımızın ne denli güçlü olduğuna kanıt yerine geçecektir sanırım.

Afgan halkı Mustafa Kemal içinde önemliydi, şöyle ilk resmi ziyaret Afgan kralı tarafından yapılmıştı ve bunun yanı sıra Türkiye'den Afganistan'a binlerce Türk gencinin, subayların,doktorların,öğretmenlerin vs. giderek Afgan halkının medeni seviyeye ulaşması için yardımcı olduğunu biliyoruz.

Günümüz için en örnek alınacak ilişkimizde belkide Sadabat Paktını Afganistanla birlikte İran ve Irakla beraber imzalamış imzalamış olmamızdır ki, 1937 yılında imzalanmıştır. Sonrasında çıkan 2. Dünya Savaşında bu bölgede çatışma yaşanmamış olmasını doğrudan etkilemiştir.

Fakat bu ilişkiler Atatürk'ün vefatı ve 2.Dünya Savaşı sonrasında IMF ve abd ile içli dışlı olmamızla birlikte giderek resmi manada zayıflamıştır. Çünkü biz yüzümüzü yalancı batıya çevirdik ve önümüze konulan Avrupa Birliği havucunun kokusuyla kandırıldık. Sürekli darbeler ve siyasal istikrarsızlık ya da istikrar olsa bile devlet politikamızın olmayışı bu ilişkileri iyiden iyiye kopardı.

1979'da sovyetler işgal ettiğinde abd önce mücahitler olarak adlandırılan grubu destekledi, bu grubun başı Gülbeddin Hikmetyar. Sonrasında işler biraz karıştı ve bu sefer Taliban desteklendi ve El- Kaide ortaya çıkarıldı. abd organik bağını kurmuş oldu.

Harita yukarıda gerçi ama ben yinede yaziyim, Afganistanın kuzeyinde ruslar, güney doğusunda pakistan, güney batısında iran, en doğusunda çinle bile sınırı var. Bütün enerji transferini, ticareti kontrol edilebilecek bir coğrafyada, aynı zamanda 7000 metrelere varan yükseltileriyle savaş halinde çok avantajlı bir stratejik noktada bulunmakta.

Sovyetler bu bataklığa saplandıktan sonra, tam 12 sene sonra 1989'dan 2001'e abd aynı hatayı yaptı ve afganistana girdi. Bahaneyi biliyoruz zaten, kendi desteklediği piyonu suçladı ve yok etmek için oraya girdi, aslında orayı üs edinmek en önemli amaç. Afganistanda 51 havalimanı var, savaş halinde çok önemli hem rusya hemde iran cephelerinde...

Bu arada Gülbeddin Hikmetyar kimdir? Bu satılık adam önce parayı alıp sovyetlerle savaştı sonra başı boş kalınca radikal islamla Kabili tanıştırdı. Şimdide Talibanı desteklemekte.. Abd ile çatışır halde gözüküp saman altından su sürütmekte. Bu adamı tayyipten hatırlayanlarınız var mı? Hani tayyipin dizinin dibinde oturduğu molla, işte o adam gülbeddin hikmetyarın ta kendisi...

Adamı hocasından tanımak gerek..

İşte kısaca böyle bir tarihsel geçmişe sahip olduğumuz Afgan halkına 1921'de ki anlaşmamız gereği yardım etmemiz gerekirken biz işgal güçlerinin koruma kalkanı olarak işgale destek veriyoruz, bu sebeple millet olarak utanmamız gerekir. Afgan halkı ise özünü korumakta ki orada en çok saygı gören birlik Türk birliği..
Bunu görünce utancımızın dahada artması gerekir..

Normal şartlar altında 34 il şeklinde örgütlenmiş bu devlet şimdi 5 parçaya bölünmüş durumda, nüfusu 30 milyon ve 15 milyonu genç (18 yaş altında), yine işgal altında, yine din istismarı var, yine abd var, yine para var, uyuşturucu ticareti, tecavüzler ve silah kaçakçılığı var.

3.Dünya savaşına hazırlık için ve daha çok para için bunları yapanları ve buna göz yumanları kınıyorum.

Sonuçta sanıyorum ki, özellikle güney Afganistan bölgesinde takılıp kalan abd ve diğer koalisyon güçleri şunu bilmiyorlar, Afgan halkı son 200 yıldır o coğrafyada kimseye asla boyun eğmemiştir ve bunun değişmediğini de görmekten mutluluk duyuyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder