9 Eylül 2013 Pazartesi

Kralın Dönüşü || Rafael Nadal

Genellikle politikayla ilgili görüşlerimi sizlerle paylaştığım bu platformdaki son yazım, ülkemizde son zamanlarda sporda gelinen nokta ve olimpiyat oyunları ile ilgiliydi. Yanlış yapılan pek çok örneği hatırlattıktan sonra, spor ahlakının nasıl olması gerektiğine dair bir örnek vermem gerektiğini düşünerek bu yazımı hazırladım.

Bu gece US Open tenis turnuvası final maçında Rafael Nadal ve Novak Djokovic karşı karşıya geldi. Tenis severler için önemi büyük olarak nitelendirilebilecek bir maç..

Nadal geçen sene Wimbledon'da 3.kez dizinden sakatlanmıştı ve bu seferki sakatlığın dönüşünün çok zor olacağı kendisi tarafından da ifade edilmişti. Tenis kamuoyu eski performansına tekrar çıkabilmesini beklemediklerini sıkça dile getirdiler. Yaklaşık 8-9 ay boyunca turnuva oynamayarak çalışmalarını sürdürdü.

Roland Garros (Fransa Açık) turnuvası başladığında geçen senelerin aksine favori gösterilmiyordu. O herkesi şaşırtarak geldiği final maçında rakibini 2 saat 15 dakikada sahadan adeta silerek kupaya uzandığında, tenis tarihine adını altın harflerle kazıdı. Roland Garros'u 8.defa kazanmıştı.

Sonrasında yine Wimbledon vardı, fakat korkulan oldu ve sakatlığı nüksetti. Daha ilk tur maçında elenirken, gazeteciler diziyle ilgili soru sorduklarında, o soruları cevaplamadı ve rakibinin performansını övdü. Açıklama sırasında oradaki herkes çoktan anlamıştı yeniden sakatlandığını.

Sonra yeni turnuvasına hazırlandı, yaz sezonu sert zeminde birkaç turnuva kazandıktan sonra, sakatlığı tam atlatmadan US Open'a başladı. Normalde sayıları uzun oyunlar sonunda alan Rafa'nın kendi stilinin dışına çıkarak mücadelesini herkes ilk turda farketti. Rakiplerini bir bir yenerek finale geldi.

Rakibi sıralamada dünya 1 numarası Djokovic'e karşı son zamanlarda şansının yaver gitmediği de ortada olarak maça başladı. İlk sette rakibini sahadan sildi, 2 kez servis kırarak aldığı bu setten sonra, adeta basireti bağlandı ve 2. set işler terse döndü. Novak'ı çok seyrettim ama ekstra oynadığı bir gün değildi. Nadal'da bir problem vardı. Bir kaç gün sonra açıklama yapacaktır mutlaka.

3. settede kötü oynamaya devam etti fakat mücadelesini bırakmadı. Şaşkınlıklar içinde bu seti kazandı. Bir Grand Slam finalinde bu kadar berbat istatistik tutturulan bir seti kazanan tek sporcu olabilir. Son sette ise içinden bir canavar çıktı sanırım, 6-1'lik skorla seti alırken, rakibine hiç şans vermedi.

Kariyeri boyunca 4 kez ciddi diz sakatlığı geçirmesine rağmen 27 yaşında ve 13 Grand Slam kazandı. Şu anda onunla beraber büyük dörtlü olarak adlandırılan, Federer, Murray ve Djokovic'e karşı sırasıyla, 21-10, 13-5, 21-15 şeklinde üstünlüğü bulunmaktadır. Sakat olmadığı zaman rakipleri tarafından katıldığı her turnuvanın favorisi olarak gösterilen bir fenomen haline gelmiştir.

Peki bu sporcuya başarıyı getiren nedir? Sadece yetenek mi? Bizimde onlarca yetenekli sporcumuz var. Farklı olan en önemli şey çalışmak. Yetenek ve çalışmanın haricinde bütün karakterini sahaya yansıtan bir sporcu, pes etmemek, azim ve hırs onu tanımlamak için en çok kullanılan kelimeler.

Yılda reklam gelirleri ve turnuvalarla beraber 10 milyon dolardan fazla kazanan bu sporcunun devleti için yaptıkları hizmetler ve vatanseverliğinden de bahsetmemiz gerek. En son örnek olarak US Open'da maçını bitirip olimpiyat oylaması için New York'tan Buenos Aires'e gitti, sunuma katıldı, oylamada sonuçlandıktan sonra tekrar uçağa atlayıp New York'a döndü ve bu geceki final müsabakasına çıktı.. Daha fazla anlatmaya gerek yoktur sanırım.

Sonuç olarak yeryüzünde örnek alınması gereken, işini düzgün yapan, hayatını düzgün yaşayan insanlar varken ve örnek alınacak en büyük insan Mustafa Kemal'de tarihimizde bir gurur kaynağı olarak yer etmişken, yanlış yönlendirmelerden kaçınmak ve doğru insanların doğru davranışlarını kendimize düstur edinmek, hem kendi hayatınız hem de devletiniz için en güzel seçim olacaktır.

Taklit etmek yerine, örnek almayı deneyin..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder