5 Eylül 2013 Perşembe

Ekonomik Kriz Geliyor - 3

Bu konuda daha önce yazdığım iki yazının ilkinde içerideki siyasi otoritenin ekonomiye etkisi, ikincisinde ise dışarıdaki ekonomik faaliyetlerin ülkemize etkilerini açıklayarak, ekonomik krizin nedenlerinden bahsemiştim.

Bu konudaki üçüncü ve son olacak yazımda ise ekonomik krizin üzerinin nasıl örtülmeye çalışıldığını aktaracağım.

Günümüzde siyaset adamları demokrasinin açıklarından faydalanmaya başladıkları takdirde ellerine geçirdikleri gücü kendi çıkarları için kullanmaktan kaçınmıyorlar. Ülkemizde de aynı durum yaşanmakta. Medya burada en önemli unsur. Çünkü kitleleri yönlendirmek için en etkili araç medyadır.

Ülkemizde ekonomik kriz şu anda yaşanmakta, fakat yaşanmıyormuş gibi gösterilmekte. Gazetelerde ya da akşamları televizyon kanallarındaki politik ve ekonomik programların hiç birinde, bu konudan bahseden kimse göremiyoruz. Medya gücünün ilk basamağı sansür burada devreye girmiş durumda.

Daha önemli bir konu ise Gezi Parkı olaylarının ikinci dalgası eylül ayında gelecek şeklinde alttan alttan insanların zihinlerine yeniden sokaklara dökülmeleri adeta aşılanıyor. Bunun için bir fitilin ateşlenmesi gerekiyor. Eylül ayında üniversitelerin açılmasından sonra Gezi Parkı eylemlerine katılan öğrencilerin okullarından uzaklaştırılacak olması ve bunun basında geniş yankı bulacak olması acaba bu fitilin ateşi olacak mı? Hep birlikte göreceğiz. 

Buda medyanın beyin yıkama yeteneği. Yani medya sansür ve beyin yıkama, deyim yerindeyse biçme ve ekme işlemini iyi yapıyor.

Son olarak birde Suriye savaşı var, savaş bittikten sonra adı Suriye mi olur, 3.Dünya Savaşı mı olur onu göreceğiz. Fakat bu savaşın kıvılcımları Ortadoğu'yu kavurmaya hazırlanırken ateşi körükleyen kim? 
Türkiye Cumhuriyeti başbakanı ve dışişleri bakanı..(!)

Şimdi bu savaşın bu park savaşının ekonomik krizle ne alakası var diye soracak olursanız hemen açıklayayım.

Arkadaşlar bir şeyi temizleyemiyorsanız, üzerini örtersiniz. Hükümetimiz gördü ki bu ekonomik durumun altından, rekor vergilerle, Suudi desteğiyle, ülke topraklarını satarak, IMF yerine çeşitli bankalara borçlanarak kurtulamıyorlar. O halde üzerini örtmeleri gerekir değil mi?

İşte size en güzel iki bahane : SAVAŞ ve İÇ KARIŞIKLIK.. Güven ortamının olmadığı yerde ekonomik faaliyetler zayıflar, bu şekilde ekonomiyi zaten düzeltemezsiniz. Ortalık toz dumanken millet iyice fakirleştikten sonra, bu toprak yere çökmeye başladığında binlerce insanı alanlara toplayacaklar ve gözlerinin içine bakarak yalan söyleyecekler;

"Bölgemizdeki savaş bizi etkiledi, yaralarımızı beraber saracağız"
"İçimizdeki İrlandalılar yüzünden bu durumlara düştünüz"

...... ve ne yazıktır ki bazılarımız şöyle cevap verecek,

"G.tünün kılıyım"

Her şey geçtiğinde ve halk cumhuriyete hakkıyla sahip çıktığında, "Biz başbakanımızın aşığıyız, başbakanımız bizim için adeta peygamber gibidir." diyen ve sonra nedense(!) istifa eden Akp Aydın İl başkanı İsmail Hakkı Eser gibiler, ya kıl tüy gibi kesilip atılacak yada din sömürüsüne giren görüşleri halk tarafından dikkate alınmayacak kişiler olarak tarihe geçecekler.

Muharrem İnce'nin söylediği gibi,

 "Siz, demokrasi treninden inip diktatörlük hızlı trenine tam gaz gitmektesiniz. ama unutmayınız, er ya da geç, bu yüce çatı tanıklık edecektir ki, bu çark kırılacaktır, bu düzen değişecektir ama siz, bu gök kubbe altında hoş bir seda olarak bile kalamayacaksınız."






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder